SORU:
İDDİA:
Şu anda var olan ve şimdiye kadar var olmuş olan tüm türleri göz önüne aldığımızda, fosil kayıtlarında milyarlarca geçiş türü fosili bulunması gerekirdi; bunların en azından onbinlercesini bulmuş olmalıydık.
CEVAP:
1. Öncelikle, iddianın aksine zaten çok sayıda geçiş fosili (“ara form”) bulunmuştur. Bunları tanımak için şu linkteki cevaba bakabilirsiniz: Evrim doğruysa, fosil kaydında neden çok fazla boşluk var? Daha fazla ara form-geçiş türü fosili olması gerekmez miydi?
Ama fosillerin çok yaygın bir şekilde bulunmasına engel olan bazı önemli etkenler de vardır:
- Fosilleşmenin kendisi zaten zor gerçekleşen bir hadisedir. Fosiller bulundukları yerden uzaklaşmadan veya çürümeden önce onları koruyacak koşulların oluşması gerekir. Bu tür koşullar yalnızca nehir deltaları, turbalıklar ve katran çukurları gibi yaşam alanlarında yaygın bir şekilde oluşur. Bu alanlarda veya bu alanlara yakın yerlerde yaşamayan canlılar nadiren fosilleşecek kadar korunurlar.
- Birçok hayvan türünün bedensel yapısı hassastır ve uygun bir biçimde korunamaz.
- Birçok tür küçük bölgelerde yaşar. Onların fosilleşme şansı nispeten daha azdır.
- Yeni türlerin evrimi, jeolojik açıdan bakıldığında oldukça hızlıdır; o yüzden türler arası geçiş çok yaygın olmayacaktır.
Bir zamanlar sayıları milyarları bulan gezgin güvercinlerin nesli, yaklaşık 200 yıl önce tükenmiştir. Şu anda kaç tane gezgin güvercin fosili bulabiliriz ki? Eğer onlar bile zor bulunuyorlarsa, daha da küçük popülasyonlara ait olup, milyonlarca yıl boyunca potansiyel erozyona maruz kalmış olan fosilleri bulmayı nasıl bekleyebiliriz?
2. Fosilleri yok eden başka süreçler de vardır. Erozyon (veya en başta tortulaşma eksikliği), genellikle jeolojik kayıtların yüz milyonlarca yıllık kısımlarını veya daha fazlasını siler; yani jeolojik kayıtların her yerinde boşluklar vardır. Fosiller fazla derine gömülmüşlerse de, sıcaklık veya basınç tarafından yok edilebilirler.
3. Fosiller zor oluşur, fakat fosil keşifleri onlardan daha da nadir gerçekleşir. Çoğu zaman, sadece erozyon tarafından açığa çıkarılmış fosilleri buluruz ve bu da sadece, eğer fosillerin kendilerini aşındırmayacak kadar yakın zamanda gerçekleşen bir erozyon olmuşsa geçerlidir.
İklimler değiştikçe türler de hareket eder; o yüzden, geçişlerin tamamının yalnızca bir noktada yoğunlaşmış olmasını bekleyemeyiz. Geçişleri bulabilmek için, çoğu zaman bir kıtanın dört bir yanından fosillerin toplanması gerekir.
Yalnızca Avrupa ve Kuzey Amerika, fosiller açısından oldukça iyi taranmıştır; bunun sebebi de çoğu paleontoloğun bu kıtalarda yaşamış olmasıdır. Üstelik, bölgesel politikalar da fosillerin toplanmasına müdahalede bulunmaktadır. Çin’deki bazı muhteşem fosiller yalnızca son zamanlarda bulunabilmiştir, çünkü yakın zamana kadar bölgedeki paleontoloji araştırmaları, siyasi sebeplerle engellenmekteydi.
4. Yetersizlik yalnızca fosillerde değildir; paleontolog ve taksonomist kıtlığı da yaşanmaktadır. Sadece bir soy için gerekli materyallerin hazırlanması ve analiz edilmesi, 10 yıllık bir emek gerektirebilmektedir. Müzelerin çekmecelerinde duran ve bilgi sahibi bir uzman tarafından incelenmemiş oldukları için henüz tanımlanmamış olan yüzlerce geçiş türü fosili bulunmaktadır.
5. Fosillerin tanımları, genellikle profesyonel literatürle sınırlı kalmakta ve halk tarafından benimsenmemektedir. Bu durum, özellikle, en iyi kayıtlara sahip olan deniz mikrofosilleri için geçerlidir.
6. Eğer fosilleşme çok rastlanan bir şey olsaydı ve genç-Dünya yaratılışçılığı doğru olsaydı, hayvanların Nuh’un Gemisi’yle başka kıtalara göç ettiğine işaret eden bulgulara rastlamamız gerekirdi.
Okuma önerisi:
Video önerisi:
- Ara Geçiş Türleri; Discovering Religion serisinden