SORU:

Proteinler, yapılarındaki tek bir amino asidin değişmesiyle işe yaramaz hale gelmiyor mu?

İDDİA:

   Proteinlerin yapısına tek bir aminoasit eklenirse veya yapıdan tek bir aminoasit eksilirse/yer değiştirirse, o protein işe yaramaz hale gelir. Bu, kusursuz yaratılışın kanıtı değil midir?

CEVAP:

  1. Moleküler biyoloji ve genetik alanlarında yapılan birçok çalışma, bu iddianın tutarsızlığını ortaya koyar. Bu alanda yapılan çalışmaların çoğu, proteinlerin ve genlerin yapılarıyla oynanmasına, yani belirli kısımların yapıdan tamamen çıkarılmasına ve yerinin değiştirilmesine dayanır. Böylece bu kısımlardan hangilerinin molekül için hayati öneme sahip olup, hangilerinin işlevsiz olduğu anlaşılır.

2. Aynı türün (örneğin insanların) farklı bireylerinde de, aynı protein veya genin farklı versiyonları bulunabilir. Hatta bireyin kendisinde bile bir proteinin farklı versiyonları olabilir.

3. Proteinlerin sentezinden DNA sorumludur, dolayısıyla genlerde meydana gelen bir değişiklik, proteinin amino asit dizilimini de etkiler. Genlerde meydana gelen mutasyonlar faydalı, etkisiz veya zararlı olabilir. Bu nedenle tek bir amino asidin değişmesiyle bir proteinin tamamen işlevsiz hale geleceği iddiasının bilimsel anlamda bir geçerliliği yoktur. Yapılan güncel çalışmalarda, DNA’da meydana gelen nokta mutasyonların bazılarının çevresel şartlardan etkilendiğine ve canlı için daha çok faydalı olacağı durumlarda gerçekleştiğine ilişkin bulgular bile vardır. Yapısındaki amino asitlerin yarısından fazlası atıldığı halde işlevinde bir değişikliğe rastlanmayan proteinler de bulunur.

4. Bununla birlikte elbette tek bir değişikliğin işlevsiz kıldığı proteinler de vardır. Bunlardan en iyi bilineni ve evrim karşıtlarının da sürekli öne sürdüklerinden biri, Y kromozomundaki SRY genidir. Ancak bu, evrim teorisini çürütmediği gibi, evrim mekanizmalarının işleyişi hakkında bildiklerimizi doğrulayan sayısız örnekten sadece birisidir. Buradaki önemli nokta bu değişikliklerin zararlı olabileceği gibi, faydalı veya etkisiz de olabildiği, dolayısıyla hepten bir işlev kaybının söz konusu olmadığıdır.

5. Bir DNA dizisinde genom tarafından kodlanan çok sayıda iletinin düzenlenme gerekliliği, bu sinyallerin ne şekilde kodlanabileceğine ilişkin karmaşık kısıtlar getirir. Örneğin, mRNA transkriptinde bir amino asit dizilimini kodlayan bölge, yine transkript tarafından kodlanan RNA ikincil yapı iletileri ile çakışır. Buna ek olarak, kodlama bölgelerinin üretimini başlatan şey transkripsiyon işlemi olduğuna göre, kodlama bölgeleri, anormal transkripsiyonu minimuma düşürmek için tranksipsiyonu başlatan sinyalleri tercihli olarak yok saymaya zorlanabilir. Dolayısıyla her harfin bir kelime içerisinde tek bir görev üstlendiği yazı dilinin aksine, genetik bağlamda işler farklıdır. Bir genom dizisi bazı durumlarda aynı anda birden fazla türde sinyali kodlayabilir veya başka sinyalleri engelleyebilir. Aynı amino asit dizisi, birçok farklı DNA dizisi tarafından kodlanabileceği için genetik kodda böyle bir fazlalık söz konusudur. Güncel bir çalışma, genetik kodun daha da fazla bilgiyi barındırmaya uygun olduğunu önermiştir (3).

 

Kaynaklar:

1. Harun Yahya Safsatası ve Evrim Gerçeği kitabındaki ilgili bölüm; Boğaziçi Ü. Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü-Mehmet Doğan; Bilim ve Gelecek Kitaplığı (s.225)

1.1. Vogel C, Morea.V.; “Duplication, recombination and the formation of novel protein topologies”, Bioessays, 2006; 28(10):973-978

2. Hall, B.G., “Spontaneous Point Mutations That Occur More Often When Advantageous Than When Neutral.” Genetics 126 (1990): 5-16. Web. 31 March 2011. http://www.genetics.org/content/126/1/5

3. S.Itzkovitz, E. Hodis and E.Segal; “Overlapping codes within protein-coding sequences.” Genome Res. 2010.September 14, 2010, doi: 10.1101/gr.105072.110  http://genome.cshlp.org/content/20/11/1582.full

3.1. Itzkovitz S, Alon U. 2007; “The genetic code is nearly optimal for allowing additional information within protein-coding sequences.” Genome Res 17:405–412.

  • Paylaş
  • submit to reddit