SORU:
İDDİA:
Peki cinleri nasıl açıklıyorsunuz? Ben cin gördüm. Sakın bana cin yoktur demeyin.
CEVAP:
Cin diye bir şey yoktur. Daha da açık fikirli yaklaşmak gerekirse, Noel baba, boynuzlu atlar ve benzeri doğaüstü yaratıklar ne kadar gerçekse, cinler de o kadar gerçektir. Cin gördüğünü zannedenlerin, nasıl açıklayacaklarını bilemedikleri bir tecrübe yaşamış oldukları açıktır ve akıl yürütme yoluyla da sebepleri kolaylıkla açıklanabilmektedir.
Zor açıklanacak ya da kişinin kendisinin açıklayamadığı tecrübeler, insanların bu konuda çeşitli spekülasyonlar yapmasına sebep olur. Genellikle içinde yaşanan toplumun kültürü ve inançları da bu spekülasyonları şekillendirir.
Örneğin ABD’de benzer tecrübeler yaşayan pek çok kişi, gökyüzünde gördükleri cisimlerin veya deyenimledikleri tecrübelerin kaynağının UFO veya uzaylı olduğuna inanır, uzaylılar tarafından kaçırıldıklarına samimiyetle inanan pek çok insan vardır. Meksika’daki insanlar Meryem Ana’yı gördüklerine inanır. Birçok Hıristiyan, tanrının veya İsa’nın kendilerine gelerek onlarla konuştuğuna inanır. Kabile dinlerine inanan kişiler, atalarının ruhlarını gördüklerine ve onlarla hayvanlar yoluyla iletişim kurduklarına inanır. Kimisi vampir veya hayalet görür, kimisi şeytan görür; bizim ülkemizde de cin görülür. Bu, gayet doğal bir kültürel sapmadır.
Ama elbette kontrollü deney koşullarında bu doğaüstü olayların hiçbiri gerçekleşmez; her zaman doğal bir açıklaması olduğu ortaya çıkar. Batıda bu tür doğaüstü iddiaları incelemeyi kendine misyon edinmiş kurumlar vardır. Doğaüstü herhangi bir iddiayı kontrollü ve bilimsel deney koşullarında kanıtlayabilene para ödülleri verilmesi vaadedilir. Örneğin James Randi’nin ‘Milyon dolarlık meydan okuma’ (Million Dollar Challenge) ödülü bunlardan birisidir. James Randi Vakfı, kontrollü deney koşullarında herhangi bir doğaüstü iddiayı kanıtlayabilene 1 milyon dolarlık ödül vaadetmektedir. Uzun yıllardır devam eden bu yarışmada, bırakın ödülü kazanmayı, başvuran on binlerce kişinin hiçbiri iki aşamalı testin ilk aşamasını bile geçmeyi başaramamıştır.
Bu tür paranormal olaylar ve onlarla ilgili anlatılan hikayeler, çocukluk döneminden başlayarak insanlara keyifle karışık bir korku duygusu yaşatır. Korku filmleri izlenince hissedilen heyecan ve merak duygusuna benzer bir his yaratır, bu nedenle de inanmayı seçen kişiler için bütün inanç çeşitleri gibi rahatlatıcı ve keyif verici etkisi vardır. Ancak var olmayan, hayali şeyleri sorgulayıp merak etmek yerine, evrenin var olan heyecan verici konularına ilgi duyup araştırmak, şüphesiz çok daha gerçekçi ve faydalı bir yaklaşım olacaktır. İnsan beyni ve işleyişi hakkındaki bilgilerimiz arttıkça, geçmişte cin veya şeytan gibi doğaüstü olgulara atfedilen olaylar açıklanmıştır. Bilimsel gerçeklerden kopuş ve kanıt ve gözleme dayalı verileri yok saymak, sapılmaması gereken ve sonu paranoya ile başlayan ciddi ruh hastalıklarına kadar varabilen tehlikeli bir yoldur.
Video önerileri:
Kaynak:
Türk, A. (2012). Ateizmi Anlamak. Propaganda Yayınları