1. Evrim, tamamlanmamış canlıları öngörmez. Hatta böyle bir canlı görmüş olsaydık, evrim teorisi geçersiz hale gelebilirdi. Bütün canlılar, hayatta kalabilmek için yaşadıkları ortama yeterince uyarlanmış; dolayısıyla bir şekilde tamamlanmış durumda olmalıdırlar.

Bu iddia, temelde iki hatalı varsayım nedeniyle yanlıştır:

       a. Geçiş türlerinin, tamamlanmamış olmak zorunda olduğu yanılgısı
       b. “Tür” içerisinde çeşitliliğe izin verildiği anda, her türlü çeşitliliğin hepsinin birden mümkün olması gerektiği yanılgısı (bu, tipolojik ve özcü/temelci bir düşünce şeklidir).

   2. Geçiş aşamasında olan canlılar vardır. Bunlar, benzer veya yakın akraba olan türlerde görülen özelliklerin ve yeteneklerin hepsine birden sahip olmadıkları için, bu bağlamda “tamamlanmamış” sayılabilirler:

• Bazı süzülen hayvanlar; örneğin, uçan sincap. Bu hayvan, yarasa benzeri bir canlıya dönüşme aşamasında olabilir.
• Yarı yarıya bitki olan öglena canlısı
• Su yılanları
• Sadece kızıl ötesini algılayan bir 3. göze sahip sürüngenler
• Suyun dışında uzun süre yaşayabilen çeşitli balık türleri. Bunlar, karada yüzgeç ve ayaklarını kullanır ve akciğer solunumu yaparlar.
• Probainognathus’un bazı çene kemikleri, orta kulağa göç etme aşamasındaydı.
• Çeşitli Eosen balinalarının toynaklı ön ve arka ayakları vardı.
• Odontochelys’in, günümüz kaplumbağalarının aksine dişleri vardır, kaburgaları düz ve geniştir, kuyruğu çok daha uzundur ancak hepsinden ilginci yarım kabuğu vardır; karnı plastron adı verilen ve modern deniz kaplumbağalarınınkine benzeyen bir kabukla kaplıdır. Fakat kabuğu, karapaks adı verilen sırt kısmından yoksundur.