SORU:
İDDİA:
Bilim filozofu Sir Karl Popper’a göre, bir teorinin bilim olarak adlandırılabilmesi için yanlışlanabilir olması gereklidir. Popper 1976 yılında, “Darvinizm test edilebilir bir bilimsel teori değil, metafiziksel (doğaüstü) bir araştırma programıdır.” demiştir.
CEVAP:
1. Popper’ın yanlışlanamazlığa dair ifadesi, genellikle algılandığı kadar kapsamlı değil; aksine oldukça ılımlı bir yaklaşımdı. (Zaten daha sonra da bu ifadesinde yer alan birçok önemli nokta konusunda değişen fikirlerini de yayınlamıştır. bkz. aşağıdaki 2. madde) Popper, bu ifadeyi evrim gerçeğinin tamamı için değil, sadece doğal seçilim için kullanmış ve hatta doğal seçilimin de bir yere kadar deneysel olarak gözlemlenebileceğini, ancak bunun çok da kayda değer bir oran olmayacağını belirtmişti. Dahası, doğal seçilim teorisinin faydalı bir teori olduğunu da eklemişti. “Metafiziksel bir araştırma programı” kavramı, onun tanımına göre kötü bir şey değildi; ortaya birtakım öngörüler sunarak verimli araştırmalar yapılmasına öncülük eden ve bilim için de gerekli olan bir uygulamaydı. Popper, darvinizm için aynı tarihte şunları söylemiştir:
“Buna rağmen, teori çok değerlidir. Bu teori olmasaydı, bilgilerimiz Darwin’den günümüze değin nasıl bu kadar artardı, bilemiyorum. Mesela, penisiline direnç geliştirmiş olan bakterilerle yapılan deneyleri açıklamaya çalışırken, doğal seçilim teorisinden oldukça fazla yararlandığımız açıktır. Her ne kadar metafiziksel olsa da, son derece somut ve deneyimli araştırmalara çok fazla ışık tutmaktadır. Canlıların yeni bir ortama (örneğin penisilin içeren bir ortama) uyarlanma (adaptasyon) sürecine dair çalışmalarımızı akılcı bir şekilde yürütmemize olanak tanır: Uyarlanım mekanizmasının varlığına ilişkin bir öngörüde bulunur, sonra işler haldeyken bu mekanizmayı detaylı bir şekilde incelememizi sağlar ve üstelik de bugüne kadar bunu başarabilen tek teoridir.” (2)
Popper son olarak da, teizmin uyarlanmayı açıklama konusunda daha en baştan başarısız bir girişim olduğunu, çünkü nihai bir açıklamaya varılmış izlenimini uyandırdığını ekler.(2)
2. Popper, bundan 2 yıl sonra fikrini değiştirerek doğal seçilimin test edilebilir olduğunu kabul etmiştir. Aşağıda, “Doğal Seçilim ve Doğal Seçilimin Bilimsel Statüsü” adlı yayındaki yazısından bir alıntı yer almaktadır:
“Burada darvinizmden bahsederken, teorinin bugünkü halinden; yani Mendel’in kalıtım teorisi, mutasyon ve gen havuzundaki genlerin rekombinasyonu teorisi ve de şifresi çözülen genetik kod tarafından desteklenmekte olan Darwin’in doğal seçilim teorisinden bahsediyorum. Bu, muazzam düzeyde etkileyici ve güçlü bir teoridir. Evrimi tamamen açıkladığı iddiası elbette fazlasıyla cesurdur ve kanıksanmış olmaktan uzaktır. Bilimsel teorilerin hepsi birer varsayımdır, hatta en zorlu testlerden başarıyla geçmiş olanlar bile öyledir. Tıpkı dünyadaki bütün yaşamın birkaç, hatta büyük olasılıkla da tek bir ilkel tek hücreli canlıdan evrilmiş olduğunu söyleyen evrim teorisinin kendisi gibi, modern darvinizm de Mendel’in teorisiyle defalarca test edilerek desteklenmiştir.
Fakat, Darwin’in evrim teorisine yaptığı en büyük katkı olan doğal seçilim teorisini test etmek zordur. Bazı testler, hatta bazı deneysel testler yapmak mümkündür; dahası, ‘endüstriyel melanizm’ gibi birtakım meşhur fenomenlerde olduğu gibi, doğal seçilimi gözlerimizin önünde gerçekleşirken bile gözlemleyebiliriz. Yine de, doğal seçilim teorisine yönelik ciddi testlere daha az rastlarız; hatta fizik ve kimya alanlarında onunla karşılaştırılabilecek nitelikte olan teorilerden bile daha az rastlarız.
Doğal seçilimin test edilmesinin zor oluşu, anti-darvinistlerin ve hatta bazı büyük darvinistlerin, onun bir totoloji olduğunu iddia etmelerine sebep olmuştur (bkz. Evrim sadece yanlışlanamaz bir totolojiden ibaret değil mi?) ‘Tüm masalar masadır’ gibi bir totoloji elbette test edilemez; açıklayıcı bir yanı da yoktur. İşte bu nedenle bazı önemli çağdaş darvinistlerin bile, teoriyi, ‘en çok yavruyu yapan canlılar, en çok yavruyu yapanlardır’ şeklindeki bir totolojiyle aynı kapıya çıkacak biçimde tanımlıyor olmaları şaşırtıcı değildir. C.H. Waddington, bir ifadesinde, doğal seçilimin bir totoloji olduğundan bahseder; ancak aynı ifadenin devamında teorinin ‘muazzam bir açıklayıcı güce’ sahip olduğuna değinir. Totoloji olan bir şeyin, açıklayıcılık gücü sıfır olmalıdır; bu da söz konusu ifadelerde bir tutarsızlık olduğuna işaret eder. Ne var ki, Ronald Fisher, J.B.S. Haldane, George Gaylord Simpson vb. büyük darvinistlerin çalışmalarında da benzer ifadelere rastlanmaktadır.
Bu soruna değinmemin sebebi, benim de zanlılar arasında yer alıyor olmamdır. Bu otoritelerin söylediklerinden etkilenerek, ben de geçmişte teoriyi ‘neredeyse totolojik’ olarak tanımlamıştım. Test edilemediği halde (totoloji olması nedeniyle) neden bilimsel anlamda çok önemli bir teori olduğunu da açıklamaya çalışıyordum. Benim vardığım sonuç, doğal seçilim doktrininin çok başarılı bir metafiziksel araştırma programı olduğu yönündeydi. Birçok alanda ayrıntılı sorunları ortaya çıkarır ve bize bu sorunlara yönelik çözümlerden ne gibi nitelikler beklememiz gerektiğini söyler.
Ben doğal seçilimin hala bir araştırma programı olarak bu şekilde işlediğine inanıyorum. Bununla beraber, test edilebilirliği ve teorinin mantıksal statüsü hakkındaki fikirlerim tamamen değişti; ve aslına bakarsanız eski söylemlerimi geri alabildiğim için de mutluyum. Umuyorum ki geçmişteki ifadelerimi bu yönde değiştirmiş olmam, doğal seçilim teorisinin değerinin anlaşılmasına ufak da olsa bir katkıda bulunur.” (1)(3)
Ayrıca bkz: Evrimin deney ortamında tekrarlanamaması, bilimsellikle çelişmez mi?
Kaynaklar:
1. 1.Miller, David. 1985. Popper Selections.
2. Popper, Karl. 1976. Unended Quest: An Intellectual Autobiography Glasgow: Fontana/Collins.
3. Popper, Karl. 1978. Natural selection and the emergence of mind. Dialectica 32: 339-355. (alıntı)