SORU:
İDDİA:
Evrime göre canlıların çeşitliliği, tamamen rastlantısaldır. Bu, evrimi son derece olasılıksız yapmıyor mu?
CEVAP:
1. Tartışmacının evrimi anlamadığını, başka hiçbir ifade şundan daha iyi anlatamazdı: “Evrim teorisi, hayatın başlangıcının ve evrimin işleyişinin rastlantı yoluyla olduğunu söyler.”
Evrimde şansın gerçekten büyük bir rolü vardır; ama bu argüman, doğal seçilimin asli rolünü tamamen göz ardı etmektedir. Çünkü ‘seçilim’, ‘şansın’ tam tersidir. Mutasyon biçiminde gördüğümüz şans etkeni, genetik çeşitliliği sağlar; bu da doğal seçilimin üzerinde çalıştığı hammaddeyi oluşturur. Sonrasında, doğal seçilim türlü çeşitlilikleri tasnif eder. Sahiplerine daha büyük bir üreme başarısı kazandıran çeşitlilikler tutulur (bu arada şans da, bu tür faydalı mutasyonların kaçınılmaz olmasını sağlar); daha az başarılı olan çeşitlilikler ise elenir. Ortam değiştiğinde veya organizmalar başka bir ortama taşındığında farklı çeşitlilikler seçilir; ve bütün bunların sonunda da farklı türler oluşur. Zararlı mutasyonlar çabucak elenerek, faydalı mutasyonların birikmesini engellememş olurlar.
2. Abiyogenez de tamamen şansa dayanmaz. Atomlar ve moleküller, kendilerini baştan aşağı rastgele bir şekilde değil; sahip oldukları kimyasal özelliklere göre düzenlerler, özellikle de karbon atomları söz konusu olduğunda. Karmaşık moleküller kendiliğinden biçimlenir ve bunlar da daha karmaşık moleküller yaratmak için birbirlerini etkileyebilir. Kendi kendini neredeyse yenileyebilen bir molekül bir kez oluştuğunda; doğal seçilim, daha da etkili çoğaltıcıların oluşumunu yönlendirir. Kendi kendini yenileyebilen ilk maddenin, modern bir hücre, hatta DNA’nın bir sarmalı kadar bile karmaşık olmasına gerek yoktur. Kendi kendini yenileyebilen bazı moleküller o kadar da karmaşık değildir (organik moleküllerden bahsediyorsak).
3. Bazı insanlar, hala kendi kendini yenileyebilen belirli bir molekülün, belirli bir yerde oluşumunun fazlasıyla olasılıksız olduğunu öne sürüyorlar (gerçi “belirli” ifadesini kullanmıyorlar, ama hesaplamalarında bunları kapalı bir şekilde ifade ediyorlar). Bu doğru; ancak, bu sorun üzerinde çalışan okyanuslar dolusu molekül vardı ve hiç kimse de kendi kendini yenileyebilen hangi molekülün “ilki” olduğunu bilmiyor. İlk çoğaltıcıyı oluşturan başlangıç maddelerinin muazzam çeşitliliği, ilk çoğaltıcının almış olması muhtemel sayısız biçim ve kendi kendini yenileyen molekül yapısının büyük bir kısmının başlangıçta hiç de rastgele olmadığı gerçeklerini göz önünde bulundurmadan, abiyogenezin gerçekleşmiş olma ihtimalini hesaplamak anlamsızdır. bkz: Yeni başlayanlar için yaşamın kökeni (video)
4. Evrim teorisinin, hayatın nasıl başladığıyla ilgili olmadığını da akılda tutmakta fayda vardır. Abiyogenezin doğruluğu veya yanlışlığı üzerine herhangi bir teori, evrim kuramını etkilemez.
Ayrıca bkz: İlk hücreler nasıl tesadüfen bir araya gelmiş olabilir ki?