Evrenin henüz bilmediğimiz yerlerinde, henüz varlığından haberdar olmadığımız ve tanımlanmamış birçok şey olabilir. Hatta bilim insanları yaptıkları keşiflerle neredeyse her gün, yeni bir bilinmeyeni bilinir kılmaktadır. Bilmediğimiz birçok şey olduğu bir gerçektir. Yokluğu ‘a priori’ olarak bilinemeyecek olan, hayatımıza müdahale etmeyen ve evrenin bir yerlerinde var olduğu düşünülen bir tanrının var olmadığı kanıtlanamaz. Ama böylesi bir tanrının zaten varlığı da kanıtlanamaz. Çünkü yokluğu kanıtlanamaz özellikteki bir şeyin, varlığını da kanıtlamak mümkün değildir. Kanıt denilen şey, somut gözlem ve deneylere dayanmalıdır, yani incelenecek bir örneğe ve onu incelemek için de çeşitli ölçüm tekniklerine ihtiyaç duyar. Elimizde böylesi somut bir örnek ve ölçüm tekniği olmadığı gibi, tanrı kavramının tanımı bile kişiden kişiye değişmektedir. Dolayısıyla bu tarz bir iddia, zaten kendi içerisinde bir kısır döngüden ibarettir.

Ancak sınırları çizili, gözlem altına alınabilecek bir yer ya da bölge için, o bölgeyle alakalı olarak tanımlanmış kavramların var olup olmadığı söylenebilir. Örneğin, Dünya gezegeninde şehirden şehre uçup, zor durumda kalan insanlara yardım eden bir ‘Süpermen’ yoktur. Evrenin bir yerlerinde bir Süpermen’in olma ihtimali % 0 olmasa da, bizim ilgilendiğimiz anlamda bir Süpermen yoktur.⁽¹⁾ Bunu rahatlıkla ve evrenin her yerini araştırmadan da söyleyebiliriz. Aynı şekilde kanatlı atların, uçan çaydanlıkların, perilerin, hayaletlerin ve benzerlerinin olmadığını da söyleyebiliriz.

Eğer uygun gerekçelerimiz varsa, en azından hayatlarımıza müdahale eden, kitap ve peygamber gönderen bir tanrının var olmadığını da rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü bu tanrı zaten kendi tanımı gereği, iddiada önerildiği üzere evrenin sadece belli bir yerinde belli bir süreliğine bulunma zorunluluğu içinde değildir. Dolayısıyla da evrenin her noktasını araştırmamış olmamızdan bağımsız olmalıdır.

Kaynak:

 1. Türk, A. (2012). Ateizmi Anlamak. Propaganda Yayınları