SORU:
İDDİA:
Evrimciler “tür” kavramını tutarlı bir şekilde tanımlayamadığından, yaratılışçıların “çeşit” kavramını tanımlayamamalarından şikayet etmek adaletsizlik olur.
CEVAP:
1. Evrim devam etmekte olduğundan, türlerin sıklıkla belirgin sınırları olmasını beklemeyiz. Bazı türler hala gelişim aşamasındadır; diğerleri ise henüz yeni gelişmiş sayılır ve bu süreci açıklamak öyle basit bir iş değildir. Biyolojinin karmaşıklıkları, başka pürüzler de yaratmakatdır. Birçok tür çifti, çok az melezleme geçirmiş olmalarına rağmen birbirinden hala belirgin şekilde farklıdır. Kimi gruplar eşeysizdir veya sıklıkla eşeysiz özellikler gösterir; o yüzden, bunların kaç türe ayrılarak sınıflandırılacağı konusu bir sorunsal haline gelmiştir.
Grupları, “tek kalemde yaratılan çeşitler” olarak tanımlayan Yaratılış görüşü, tüm türlerin kesin çizgilerle birbirlerinden ayrılması ve çeşidin veya türün, açık ve evrensel bir tanımının olması gerektiğini ileri sürer. Doğada böyle kesin sınırlar bulunmadığına göre, kendi iddialarına açıklık getirmesi gerekenler evrim gerçeğinin farkında olan bilim insanları değil, yaratılışçılardır.
2. Tür’ün farklı tanımları, farklı amaçlara hizmet eder. Tür kavramları, hem teşhis ve sınıflandırma amacıyla taksonomi birimleri olarak; hem de modelleme ve açıklama amacıyla kuramsal kavramlar olarak kullanılır. İki açıklama da birbiriyle büyük oranda örtüşür, ama birinde kullanılan tanımın diğeri için de en uygunu olması şart değildir. Ayrıca, farklı tür kriterlerine ihtiyaç duyulan başka alanlar da mevcuttur. Örneğin, fosillerde kullanılan tür tanımı, genetiğe veya davranışa dayanamaz; çünkü bu iki özellik fosilleşmez.