Sözlükçe
Ctrl+F tuşlarına basarak aradığınız kelimeyi listeden kolayca bulabilirsiniz.
A
Abiyogenez: Biyolojik yaşamın, inorganik (cansız) maddelerden doğal süreçlerle nasıl oluştuğunu inceleyen alandır. Genellikle Dünya’daki yaşamın ortaya çıkışını tarifler. Dünya’da abiyogenezin 3,9-3,5 Myö (yani Hadeyan ve Arkeyan devirleri arasında) gerçekleştiği düşünülmektedir.
Açısal momentum: Kendi ekseninde dönen bir nesnenin kütle-hız çarpımının birim zamanda taradığı açı
Adaptasyon (uyarlanım)
Adhesin: Hücreyi başka hücrelere veya bir substrata yapıştırmaya yarayan protein
Ağırlık: Bir kütle çekim alanının bir kütleye uyguladığı kuvvet. Kütlesiyle doğru orantılıdır, ama aynısı değildir.
Alan: Sayısal, yani skaler bir büyüklüğün, her noktasında betimlendiği bir uzay-zaman bölgesi.
Alel sıklıklarındaki değişim: Seçilim, mutasyon, genetik sürüklenme ve hatta göçe bağlı olarak görülen genetik çeşitlilik
Alternatif geçmişler (Çoklu geçmiş kuramı): Herhangi bir gözlem olasılığının, o gözleme yol açabilecek bütün olası geçmişlerden oluştuğunu ortaya koyan bir kuantum kuramı formülasyonu
Amniyot: Kara hayatına uyum sağlamış olan amniyonlu yumurtalara sahip bir tetrapod grubu
Antropik ilke: Var olduğumuz gerçeğine dayanarak görünür fizik yasaları hakkında sonuçlara varabileceğimiz düşüncesi
Argumentum ad hominem: Adam karalama argümanı (safsatası)
Atavizm: Uzak atalarda bulunan ama yakın atalarda kaybedilmiş olduğu için bulunmayan birtakım özelliklerin, yeni kuşaklarda tekrar ortaya çıkması
Atom: Sıradan maddenin en temel yapısı; proton ve nötronlardan oluşan bir çekirdeği vardır ve elektronlar çekirdeğin etrafında dönerler.
Avialae: Günümüzde yaşayan tek temsilcisi kuşlar olan bir dinozor soyu
Ayar parçacıkları: Kuvvetlere aracı olan parçacıklardır. Örneğin elektromanyetik etkileşimin ayar parçacığı, fotondur.
Aynıyurtlu (simpatrik) türleşme: Coğrafi farklılıkların rol oynamadığı türleşme tipi
Ayrışan türleşme: (ing. Incipient speciation)
B
Birlikte evrim: (ing. Coevolution)
Biyojeokimyasal döngü : Madde döngüsü: Dünyadaki kimyasal elemanların veya moleküllerin, cansız olan fiziksel çevre ile canlı olan biyosfer arasındaki döngüsü
Baryon: Proton ve nötron gibi parçacıklardan her biri; 3 kuarktan oluşurlar.
Belirsizlik ilkesi: Bir parçacığın konumu ve hızı hakkında tam olarak emin olamayacağımızı söyleyen, Werner Heisenberg tarafından formüle edilmiş ilke; bir parçacığın konumu veya hızından biri, ne ölçüde kesinlikle biliniyorsa, diğeri de o ölçüde bilinmez.
Bozon: Güç taşıyan temel parçacıklardan biri.
Büyük çöküş: Evrenin sonundaki tekillik öngörüsü. Evrenin giderek artan bir hızda genişlemesinin keşfinden sonra çok zayıf bir öngörü haline gelmiştir. (ing. Big Crunch)
Büyük Patlama: Evrenin yoğun ve sıcak başlangıcı. Büyük Patlama kuramına göre evrenimiz 13,7 milyar yıl önce yalnızca birkaç milimetre genişliğindeydi ve artık günümüzde genişleyen evren, soğumuştur. Büyük Patlama’nın kalıntısı olarak, bütün uzaya yayılan kozmik mikrodalga fon ışınımını gözlemleyebiliyoruz. (ing. Big Bang)
C
Cinsel (eşeysel) seçilim: Bir organizmanın üremek için eş bulması ya da çiftleşmede başarılı olması üzerine etki eden seçilim. Doğal seçilimin özel bir durumudur. Organizmanın (her ne şekilde olursa olsun) bir eş elde etme ya da onunla başarılı bir biçimde çiftleşebilme yeteneği üzerinden işler.(ing. sexual selection)
Ç
Çekim kuvveti: Doğanın dört kuvveti içinde en zayıf olanı. Kütlesi olan nesnelerin, birbirlerini çekmelerine neden olur.
Çerçeve kayması: Eklenme ve silinmeler nedeniyle, proteinleri kodlayan üçlü DNA baz dizilerinin doğru şekilde okunmamasına yol açan mutasyon tipi
Çekirdek: Bir atomun, güçlü çekirdek kuvveti tarafından bir arada tutulan proton ve nötronlardan oluşan merkezi
Çift toynaklı (Artiodactyla) : Memeliler sınıfına ait bir takım
Çift yarık deneyi: Young deneyi olarak da bilinir. Madde ve enerjinin aynı anda dalga ve parçacık özellikleri sergileyebileceğini gösterir. Deneyin basit versiyonunda lazer ışını gibi tutarlı bir ışık kaynağı, iki paralel yarık açılmış ince bir levhayı aydınlatır, ve yarıktan geçen ışık levhanın arkasındaki bir ekranda gözlemlenir. Işığın dalga doğası ışık dalgalarının iki yarıktan da geçerek girişim yapmasını, ve ekranda aydınlık ile karanlık bantlar oluşturmasını sağlar, ki bu sonuç ışık tamamen parçacıklı yapıda olsa beklenemez. Fakat, parçacıklardan veya fotonlardan oluşuyormuş gibi, ekranda her zaman ışığın soğurulduğu görülür. Bu durum, “dalga-parçacık ikiliği” olarak bilinen prensibi ortaya koyar.
Çoklu Evren: Evrenimiz gibi birçok evrenin, bir gazoz şişesindeki kabarcıklar gibi var olduğunu öne süren teori.
Çoklu Geçmiş: Herhangi bir A noktasından B noktasına doğru giden parçacığın o yol üzerindeki bütün alternatif yolları kullanarak ilerlediğini ve bu sayede maddenin birden fazla geçmişi olduğunu öne süren bir kuantum fiziği formülasyonu
Çok takımlılık: Poliploitlik. Bir mutasyon nedeniyle tüm genomun kopyalarının oluşması ve böylece her kromozomun ikiden fazla kopyasının bulunması durumudur. (ing. Polyploidy)
D
Dalgaboyu: Ardışık iki dalga tepesi ya da dalga çukuru arasındaki uzaklık.
Dalga-parçacık ikiliği: Kuantum mekaniğinde dalga ve parçacık arasında bir ayrım olmaması kavramı; bazen parçacıklar dalgalar gibi, bazen de dalgalar parçacıklar gibi davranabilir.
Dallanan seçilim: Aynı özelliğin iki uç değerinin, ortalama değerine tercih edilmesine sebep olan doğal seçilim. Bu durumda, özellikler birbirinden gitgide farklılaşır ve popülasyon iki ayrı gruba ayrılır. (ing. Disruptive selection)
Darvinizm: Bu terimin anlamı zamanla değişmiştir ve kullanan kişinin seçtiği anlama göre de değişebilmektedir. ABD’de sıklıkla yaratılışçılar tarafından ateizmi veya natüralizmi ima eden anlamlarda kullanılırken; İngiltere’de herhangi bir yan anlam içermeksizin evrim teorisini, özellikle de doğal seçilim yoluyla evrimi tanımlamak için kullanılır. Konunun daha iyi anlaşılması için şu yazıyı okumanız önerilir.
Deoksiribozim: DNA enzimleri ya da katalitik DNA olarak da bilinen deoksiribozimler, kimyasal tepkimeler gerçekleştirme yeteneğine (örn. katalitik etkiye) sahip DNA molekülleridir.
Devingen: Durağan bir noktaya göre yeri veya durumu değişen. (devinim = hareket)
Doppler etkisi: Bir gözlemciye göre hareket halinde olan bir ses ya da ışık kaynağından çıkan sesin veya ışığın frekansının değişmesi. Örneğin bir lokomotifin sesi, lokomotif bize yaklaşırken incelir; lokomotif bizden uzaklaşırken kalınlaşır.
Doğalcılık (Natüralizm): Evrenin, doğa yasalarının güdümünde olduğunu ve doğal evrenin ötesinde herhangi bir metafizik veya doğaüstü gücün olmadığını savunan akımdır. Evrende gördüğümüz her şeyin, doğal nedenlere göre, gözlem ve deneye dayalı bir şekilde açıklanıp test edilebilmesi gerekir. (ing. Naturalism)
Dört temel kuvvet: 1. Kütleçekim, 2.Elektromanyetizma, 3.Zayıf kuvvet, 4.Güçlü kuvvet
E
Elektrik yükü: Bir parçacığın aynı (ya da karşı) yükte parçacıkları itme (ya da çekme) özelliği.
Elektromanyetik kuvvet: Doğadaki 4 temel kuvvetinden ikinci güçlü kuvvet. Elektrik yüklü parçacıklar arasında etkilidir.
Elektron: Maddenin negatif elektrik yüklü ve elementlerin kimyasal özelliklerini belirleyen temel parçacığı.
Epidemiyoloji: Popülasyonlardaki hastalıkların sıklığını, dağılımını ve oluşum sebeplerini inceleyen bilim dalıdır. Hastalıkları azaltmak için bilgi toplamak, yorumlamak ve kullanmak bu bilim dalının amaçlarındandır.
F
Farklıyurtlu (allopatrik) türleşme: =Allopatrik türleşme: Coğrafi yalıtımla gerçekleşen türleşme tipi
Faz: Dalganın döngüsündeki herhangi bir konum.
Fermiyon: Maddeyi oluşturan ve 1/2, 3/2, 5/2 vb. spinlere sahip olan temel parçacık ailesi
Foton: Elektromanyetik kuvvetin taşıyıcı parçacığı olan bozon. Işığın da taşıyıcısı, bu bozondur.
Frekans: Bir dalganın bir saniyedeki tam devrinin sayısı.
G
Galaksi: Çekim kuvveti tarafından bir arada tutulan yıldızlar, yıldızlararası madde ve karanlık maddeden oluşan büyük sistem.
Gama ışını: En kısa dalgaboylu, dolayısıyla en yüksek enerjili elektromanyetik ışın; radyoaktif bozunmayla ya da temel parçacıkların çarpışmasıyla ortaya çıkar.
Gen duplikasyonu: Gen ikilenmesi (ing. Gene duplication)
Gen ifadesi (Gen ekspresyonu): Genlerdeki bilginin, fonksiyonel protein ürünlerinin (RNA veya proteinler) sentezinde kullanılması süreci
Genel görelilik: Nasıl hareket ediyor olurlarsa olsunlar, bütün gözlemciler için bilim yasalarının aynı olması gerektiği düşüncesine dayanan Einstein’ın kuramı. Kütleçekimi kuvvetini 4 boyutlu uzay-zamanın eğrilmesiyle açıklar.
Goldilocks Bölgesi (Yaşanabilir Sınır): Astronomide, bir gezegenin yaşam barındırmak için uygun koşullara sahip olduğu, ebeveyn yıldızdan (parent star) uygun uzaklıktaki bölge. Bir gezegende canlılık için gereken en temel şartlardan biri olan yüzeyinde sıvı suyun bulunma olasılığının yörünge aralığıdır.Güneş sistemimizde sadece Dünya, yaşanabilir sınırdadır.
Gözlemlenebilir evren: Big Bang evrenbiliminde kullanılan bir sözcük olup, gözlemci konumunda merkezli bir yuvar içerisinde kalan bölgeyi tanımlar. Bu bölge içerdiği tüm nesnelerin gözlemci tarafından gözlemlenebilir olacak en küçük boyuttadır. (ing. Observable universe)
Gluon: Güçlü nükleer kuvvetin aracı parçacığı.
Graviton: Standart Model’e göre kütleçekiminin taşıyıcı parçacığı olan bozon.
Gravitasyon: Yerçekimi.
Güçlü kuvvet: 4 temel doğa kuvvetinden en güçlü olanı. Bu kuvvet, atomun çekirdeği içindeki proton ve nötronları bir arada tutar; ayrıca proton ve nötronların kendilerini de kendi içlerinde bir arada tutar. Bildiğimiz gibi, proton ve nötronlar da daha küçük kuarklardan oluşurlar.
H
Hadron (Yunanca: ağır): Kuark adı verilen 6 tane temel parçacığın ikili veya üçlü bileşimi olan ve güçlü nükleer kuvvetten etkilenen parçacıkların genel adı
Heksapod: Hexapod (Hexapoda): 6 bacaklı canlı anlamına gelir ve böcekler için kullanılır.
Heliosentrik Teori : Güneş’in merkezde olup, Dünya ve diğer gezegenlerin onun etrafında döndüğünü söyleyen Güneş Sistemi modeli
Her Şeyin Teorisi: 4 temel doğa kuvvetini birleştirecek olan süper-kuram. Evrendeki tüm kuvvetleri, alanları ve taşıyıcıları bir sistematikte açıklayacak olması bakımından önemlidir. Bir tek kuramdan oluşmaz; bir teoriler dizisi olması kuvvetle muhtemeldir.
Heteroplazmi: Birden fazla mtDNA dizisinin kalıtımı
Higgs alanı: Higgs bozonunun kütle yaratmasının temelinde alan kavramı yatar; herhangi bir parçacık, Higgs alanıyla etkileştiğinde kütle kazanır.
Higgs bozonu: Yarattığı alan sayesinde maddelere kütle kazandıran bozon; dolayısıyla Higgs alanının taşıyıcı parçacığıdır.
HOX geni : Bir hayvanın temel vücut planını belirleyen genler
I
Iraksama: (ing. Divergence)
Işık: Boşlukta, saniyede yaklaşık 300.000km hızla hareket eden ve foton akımı olarak düşünülebilecek elektromanyetik dalga (dalga-parçacık düalitesi)
Işıma: Belli bir dalga boyunda yayılan dalga
İ
İkilik (düalite): Görünürde farklı iki kuram arasındaki, aynı fiziksel sonuçlara götüren benzerlik
İnsansı maymun: (ing. Ape)
İvme: hareketli bir cismin birim zamandaki hız değişimi
K
Kara delik: Çekim kuvvetlerinin çok büyük olması sebebiyle evrenin geri kalanından ayrılan uzay-zaman bölgesi
Kara cisim ışıması: Herhangi bir cismin, sıcaklığına bağlı olarak salınan elektromanyetik ışımadır. Elektromanyetik ışınım, oluşma tarzına göre iki gruba ayrılır. Isıl (termal) yansıma ve termal olmayan yansıma. Termal yansımaya, kara cisim ışıması (yansıması) da denilmektedir.
Karanlık enerji: Evrenin hızlanarak genişlemesinde pay sahibi olduğu düşünülen ve evrenin %73’ünü oluşturduğu öngörülen, hakkında çok az şey bildiğimiz enerji türü
Karanlık madde: Galaksilerde, kümelerde ve muhtemelen kümeler arasında bulunan, doğrudan gözlemlenemeyen ama kütleçekimi etkisiyle fark edilen madde.
Karşı madde: Maddenin her parçacığı, kendisine denk düşen bir karşı parçacığa sahiptir. Bu parçacıklar karşılaştığında birbirlerini yok ederler ve geriye saf enerji kalır.
Kelvin Sıcaklığı: K harfi ile gösterilen ve birim aralığı Santigrat (Celsius) derecesiyle aynı olan, ancak sıfır noktası olarak mutlak sıfırı (–273.15 °C) alan sıcaklık ölçüsü birimi. İsmini, termodinamikteki mutlak sıfır kavramını ilk kez gazlardan tüm maddelere uygulayan İskoç asıllı bilimadamı Lord Kelvin’den (1824-1907) alır.
Kemotaktik hareket: Bir organizmanın, ortamında bulunan çekici bir maddeye doğru ilerlemesi veya itici bir maddeden uzaklaşması
Kızıla kayma (kırmızıya kayma): Bizden uzaklaşan bir yıldızın ya da galaksinin ışığının, Doppler etkisiyle kızıllaşması.
Klasik fizik: Evrenin tek, iyi tanımlanmış bir geçmişi olduğunu varsayan fizik kuramı.
Kompleman sistemi: Bağışıklık sisteminin bir parçasıdır ve bir canlıdaki patojen etkenlerin yok edilmesinde görev alır. Kompleman sistemi, kanda serbestçe dolaşan ve genellikle karaciğerde sentezlenen bir dizi proteinden oluşur. (ing. Complement system)
Kozmik mikrodalga fon ışınımı (Kozmik Fon Radyasyonu): 1965 yılında keşfedilen ve bütün evreni dolduran bir elektromanyetik dalga biçimidir. Sıcak olan ilk evrenin ışıltısından kaynaklanan ışımadır. Artık o kadar çok kızıla kaymıştır ki, ışık olarak değil, mikrodalga (dalga boyları birkaç santimetre olan radyo dalgaları) olarak belirir.
Kozmolojik sabit: Einstein’ın denklemlerinde, uzay-zamanın yapısal olarak genişleme eğilimi taşıdığını gösteren veri.
Kuantum Kütleçekimi: Kuantum kütleçekimi kuramsal fiziğin bir dalı olup, doğanın temel kuvvetlerinden üçünü (elektromanyetizma, güçlü çekirdek kuvveti, zayıf çekirdek kuvveti) tanımlayan “kuantum mekaniği” ile dördüncü temel kuvveti “kütleçekimin” kuramı olan Genel Göreliliği birleştirmeye çalışır.
Kuark: Güçlü nükleer kuvvetin etkilediği, parçalı (buçuklu) elektrik yüküne sahip temel parçacık. Yukarı, aşağı, üst, alt, tılsım ve acayip olmak üzere 6 adet kuark bulunur. Örneğin proton, 2 yukarı ve 1 aşağı kuarktan oluşur. (Evrende görünen bütün madde, ilk aile parçacıklarından meydana gelir: alt, üst kuark ve elektronlar.)
Kuasar: Kuasarlar, evrenin en uzak köşelerinde akıl almaz bir enerjiyle parlayan gökadalara verilen addır. Evrenin genç ve çalkantılı dönemindeyken oluştukları bilinmektedir. Merkezlerindeki dev karadeliklerin kütleçekim gücüne kapılan büyük miktarda maddenin ısınıp şiddetli ışınım yayması nedeniyle muazzam parlaklıklarını kazandıkları düşünülmekteydi. Bu nedenle de yaygın görüş, kuasarların gazca zengin dev gökadalarda ya da başkalarıyla çarpışıp hareketlenmiş gökadaların merkezlerinde bulundukları biçimindeydi. Ancak, dünyadan 10 milyar ışıkyılı uzaklıkta 10 kuasar üzerinde kızılötesi teleskopla yapılan gözlemler, ev sahibi gökadaların, küçük gökadalar olduğunu ortaya koydu.1045 ile 1048 erg/s aralığındaki enerji çıktıları ile en ışıtmalı etkin çekirdek gösterirler.
Kütle: Madde miktarı; kitlenin eylemsizliği ya da ivmeye direnci.
Kütleçekim Kuvveti: Kütleçekim, nesnelerin birbirlerine doğru çekme kuvveti uygulamasına denir. Bu çekme kuvveti, cisimlerin kütleleriyle doğru orantılıdır. Kütle merkezlerini birleştiren uzaklığın karesiyle ters orantılıdır.
L
Lazer: İngilizce, Light Amplification by Stimulated Emission of Radiation (uyarılmış ışınım yayımıyla ışık yükseltilmesi) cümlesinin kısaltmasıdır ve aşırı akışkan, aşırı iletken, aynı dalga boyunda, aynı fazda ve aynı yönde hareket eden yoğun ve enerjik fotonlardan oluşan ışıma biçimi anlamına gelir.
Lepton: Fermiyonlarla beraber maddeyi oluşturan temel parçacık sınıfı. Elektronlar, bu sınıfa dahildir (bu yüzden maddeyi oluştururlar). Elektron, müon ve tau gibi 3 adet yüklü; elektron nötrinosu, müon nötrinosu ve tau nötrinosu gibi 3 adet yüksüz, toplam 6 adet lepton bulunur. (Yunanca’da Lepton kelimesi, “hafif” anlamına gelir)
Lobopod: Genellikle uçlarında pençe ya da kıskaçlar bulunan bölmeli bacaklara sahip Erken Kambriyen döneminden canlılardır. Bacaklı solucanlar olarak da düşünülebilirler.
M
Manyetik alan: Manyetik kuvvetlerden sorumlu alan; elektrik alanı ile elektromanyetik alanı kapsayan alan.
Mikrop Teorisi: Mikroorganizmaların, birçok hastalığın nedeni olduğunu öne süren teoridir. İlk ortaya atıldığında tartışmalara yol açmış olsa da 19. yüzyıldan beri geçerli olup, günümüzde modern tıbbın ve klinik mikrobiyolojinin vazgeçilmez parçasıdır.
Mezon: Bir kuark ve bir karşı-kuarktan oluşan temel parçacık
M-Teorisi: Açılımı Membran teori, yani zar kuramıdır. Ancak henüz tam bir kuram sayılmadığından başharfiyle hitap edilmektedir. Beş farklı sicim kuramını birleştirme çabasıdır ve her şeyin kuramı olmaya en muhtemel adaydır.
Mutlak sıfır: Maddenin hiç ısı enerjisi içermediği, olası en düşük sıcaklık. Bu sıcaklıkta, maddeyi oluşturan parçacıklar hiç titreşmezler; ancak bu ısı henüz laboratuvar ortamında bile elde edilememiştir.
Myö: Milyon yıl önce
N
Neoteni: Gelişimin erken dönemlerinin uzamasıyla, bu dönemlerde sahip olunan özelliklerin ergin hale gelince de görülmesi
Nötrino: Yalnızca zayıf nükleer kuvvetten ve çekim kuvvetinden etkilenen, olağanüstü hafif bir lepton, temel parçacık. Işık hızına yakın hızlarda hareket ederler.
Nötron: Elektrik yükü nötr olan bir baryon türü. Protonla birlikte bir atomun çekirdeğini oluştururlar.
Nötron yıldızı: Bazen süpernova patlamasından sonra geride kalan soğuk yıldız; yıldızın merkezindeki esas madde çökerek yoğun bir nötron kitlesine dönüşür.
Nükleer kaynaşma (nükleer füzyon): İki atom çekirdeğinin çarpışıp, daha ağır, tek bir çekirdek oluşturması.
O
Ortogenez: Bugün kabul edilen darvinci evrimin temeli olan doğal seçilim ve türleşme gerçeklerini yadsıyan, evrimin belirli bir yönde ilerlediğini savunan ve bilimsel geçerliliği bulunmayan hipotez. Düz hatlı veya doğrusal evrim hipotezi olarak da bilinir. (ing. Linear evolution veya orthogenesis)
Otoriteye başvurma: Bir Bilen Safsatası
Ö
Öjenik: Özellikle insan topluluklarında, seçimli üremeyi ve kalifiye olmayan bireylerin ayıklanması ile genetik yapının iyileştirilmesini öngören bir biyo-sosyal görüştür.
Özel görelilik: Einstein’ın kütleçekimi fenomeninin yokluğunda, nasıl hareket ederlerse etsinler, her gözlemci için bilim yasalarının aynı olacağı düşüncesine dayanan kuram.
Özgecilik : (ing. altruism)
Özgeci cezalandırma : Bireyin kendisi zarar görecek olsa dahi bir başkasını cezalandırması (ing. Altruistic punishment)
P
Parçacık hızlandırıcı: Hareket eden elektrik yüklü parçacıkları, elektromıknatıslar kullanarak hızlandıran ve daha çok enerji veren makine.
Pigostil: Kaynamış kuyruk omurgasından oluşmuş olan kemik
Pilus: Bakteri hücrelerinin yüzeyinde bulunan ve bakteriler arasındaki gen aktarımı (konjugasyon) için gerekli olan saça benzer bir yapı.
Planck’ın kuantum ilkesi: Işığın (ya da herhangi bir klasik dalganın) yalnızca enerjisinin frekansıyla doğru orantılı ve dalga boyuyla ters orantılı tanecikler halinde yayılabileceği ya da soğurulabileceği düşüncesi.
Pozitron: Elektronun pozitif yüklü karşı parçacığı.
Proton: Elektrik yükü pozitif olan bir baryon türü. Nötron ile birlikte, bir atomun çekirdeğini oluşturur.
R
Radar: Nesnelerin konumunu radyo dalgalan darbeleri kullanarak bulan aygıt; nesneye ulaşan ve geri yansıyan tek darbenin zamanını ölçerek nesnenin yerini saptar.
Radyoaktivite: Bir tür atom çekirdeğinin başka bir çekirdek oluşturmak üzere kendiliğinden parçalanması.
S
Sabitleyici (dengelenmiş) seçilim: Popülasyondaki belli bir özellik değeri dengelendikçe, genetik çeşitliliğin azaldığı bir doğal seçilim türüdür. (ing. Stabilising selection)
Seçilim değeri: Belirli bir genotipin, diğer genotiplere kıyasla bir sonraki kuşağa yavru bırakmada ne kadar başarılı olduğunu anlatmak için kullanılan terim. (ing Fitness)
Sicim teorisi: Parçacıkların sonsuz incelikteki sicimler gibi, uzunlukları olan ama genişlikleri ve yükseklikleri olmayan titreşim örüntüleri olarak tanımlandığı fiziksel kuramdır. Kuramdaki temel fikir, gerçekliğin esas bileşenlerinin rezonans frekanslarında titreşen ve Planck uzunluğunda olan (10−35 mm civarı) sicimler olduğudur.
Solucan deliği (Einstein-Rosen köprüsü): Evrenin uzak bölgelerini birbirine bağlayan ince bir uzay-zaman tüneli. Solucan delikleri ayrıca paralel ya da bebek evrenleri birbirine bağlayabilir ve zaman yolculuğunu mümkün kılabilir.
Spin: Atom altı parçacıkların açısal momentum özellikleri.
Süperbakteriler: Çok sayıda ilaca dirençli olan bakteriler, MDR (MultiDrug-Resistant) organizmalar
Süperçekim: ‘’Süpersimetri’’ denilen bir tür simetriye sahip çekim kuvveti kuramı.
Süpersimetri: En önemli çıkarımlarından biri, kuvvet parçacıklarının (örneğin foton gibi bozonlar), ve madde parçacıklarının (yukarı ve aşağı kuarklar ile elektronlar); dolayısıyla kuvvet ve maddenin aslında aynı şeyin iki ayrı görüntüsü olmaları olan görüş
Ş
Şişme kuramı: Evrenin, Büyük Patlama’dan sonra çok küçük bir zaman diliminde, çok büyük oranda genişlediğini öngören kuram
T
Tayf: Bir dalgayı oluşturan frekanslar. Güneş’in görülebilen tayfı gökkuşağıdır.
Tekillik: Uzay-zamanın eğriliğinin (veya başka bir fiziksel niceliğin) sonsuz olduğu, uzay-zamandaki özel bir nokta. (Fizikçiler kuantum kütleçekimi araştırmalarıyla Büyük Patlama anındaki söz konusu tekillikten kurtulabilmeyi amaçlamaktadır.)
Temel parçacık: Bölünemeyeceği varsayılan parçacık
Tetrapod: Dört uzuvlu, omurgalı hayvanlar
Transpozon: Zıplayan genler. Kromozom üzerinde bir yerden baska bir yere transpozisyon olarak adlandırılan bir süreçle hareket eden DNA dizileridir.(ing. jumping genes, transposons)
U
Ultraviyole ışın: Morötesi ışın
Uzay boyutu: Üç boyutun her biri, yani zaman boyutu dışında kalan boyutlar
Uzay-zaman: İçindeki noktaların hem uzay hem de zaman koordinatlarıyla belirlenmesi gereken matematiksel boşluk
V
Virülans: Bir organizmanın hastalık yapma yeteneği
W
Wedge Stratejisi: Yaratılışçı Discovery Institute tarafından sosyal, politik ve akademik alanda materyalizmi, natüralizmi, evrimi yıkmak amacıyla başlatılan akıllı tasarımcı hareket.
Y
Yakınsayan evrim: İki farklı soyda birbirine benzeyen karakterlerin bağımsız olarak evrilmesi süreci (ing. Convergent evolution)
Yeni işlev yükleme: Karmaşık bir organın evrim sürecinde ara aşamalardan geçerken, bugünkü halinden farklı işlevler üstlenmesi (ing. co-opting)
Yerine geçme mutasyonu: DNA dizisinde bir bazın diğerinin yerine geçmesiyle gerçekleşen mutasyon. (ing. Substitution mutation)
Yönelimli mutasyon: Belli şartlar altında organizmaya yarar sağlayacak mutasyonların, o şartlar oluştuğunda meydana gelmesinin daha olası olduğunu ileri süren bir hipotez. Başka bir deyişle bu hipoteze göre, organizmanın geçirdiği mutasyonlar, ihtiyaçları tarafından yönlendirilmektedir. Bu hipotezi destekleyen kanıt miktarı oldukça azdır.(ing. Directed mutation)
Z
Zayıf kuvvet: Dört kuvvetten biri. Kütleçekiminden sonra, ikinci en zayıf, çok kısa menzilli kuvveti. Bu kuvvet, bütün madde parçacıklarını etkiler; ama kuvvet taşıyıcı parçacıkları etkilemez.